İşte bu!.Yapmak istediğim,korktuğum,korkutulduğum ama hep yapmak isteyeceğim ve yapacağım.Gülcan ÖZCAN'ın kaleminden.((oda tv'den aldım)) Seyyah ruhlular için.)
Tanımadığım sesler arasında birden çok iyi tanıdığım bir ses duyuyorum… Annemin sesi kulaklarımda çınlıyor,
“Gitme kızım, bu yaşta ne işin var senin oralarda? İşinden istifa etme bu kadar işsizlik varken” Cevap veriyorum; “22 yaşımdayken de çok gençsin, yapamazsın, vakit kaybetme gir bir işe çalış” demiştin.
“Bütün paranı gezmeye harcıyorsun, kır dizini otur, biriktir paranı, sonra yaşlanınca, ihtiyacın olunca annem demişti dersin ama o zaman iş işten çoktan geçmiş olur” Cevap veriyorum; “Ben hep geleceğin kötü kurgularını yaparak mı bugünkü yaşamımı kuracağım?” diyorum.
Annem bu son sözüme çok sinirleniyor: “Ne halin varsa gör, başına bir şey gelsin de o zaman ne dediğimi anlarsın” diyor. Annem bana küsüyor, gitmemi engellemek için elinden geleni yapıyor.
Bu kadının annesinin rızasını alamamış olmasına çok içerliyorum. Dışarıda akan manzara bana bakıyor ben manzaraya bakıyorum ve ağlıyorum, içim rahat etmiyor, kanatlarım kırılmış gibi hissediyorum… Uçamayacakmışım gibi geliyor, tam kanatlanmışken ikisi birden kırılıveriyor…
Kaldırımda oturuyorum, kafam ellerimin arasında, ağlıyorum. Burnum çok acıyor, acaba kırılmış olabilir mi diye geçiriyorum içimden? Bir de fena halde kanıyor. Kasıklarıma gelen tekmeler yüzünden iki büklüm olmuşum, boğuşma esnasında öyle sıkı sıkı tutunmuşum ki yere, tırnaklarımın arasına taşlar girmiş. Halim perişan ve annnemin sesi kulaklarımda çınlıyor “Git ne halin varsa görrrrrr!!!!”
Kalkamıyorum yerimden…. Ben neredeyim? Hangi dili konuşmam gerekiyor? Ne oldu bana? Neden burnum kanıyor? Neden kimse bana yardım etmiyor? Oturup kalıyorum kaldırımda. Burası neresi? Sadece bakınıyorum çevreme.
“Gitme kızım, bu yaşta ne işin var senin oralarda? İşinden istifa etme bu kadar işsizlik varken” Cevap veriyorum; “22 yaşımdayken de çok gençsin, yapamazsın, vakit kaybetme gir bir işe çalış” demiştin.
“Bütün paranı gezmeye harcıyorsun, kır dizini otur, biriktir paranı, sonra yaşlanınca, ihtiyacın olunca annem demişti dersin ama o zaman iş işten çoktan geçmiş olur” Cevap veriyorum; “Ben hep geleceğin kötü kurgularını yaparak mı bugünkü yaşamımı kuracağım?” diyorum.
Annem bu son sözüme çok sinirleniyor: “Ne halin varsa gör, başına bir şey gelsin de o zaman ne dediğimi anlarsın” diyor. Annem bana küsüyor, gitmemi engellemek için elinden geleni yapıyor.
Bu kadının annesinin rızasını alamamış olmasına çok içerliyorum. Dışarıda akan manzara bana bakıyor ben manzaraya bakıyorum ve ağlıyorum, içim rahat etmiyor, kanatlarım kırılmış gibi hissediyorum… Uçamayacakmışım gibi geliyor, tam kanatlanmışken ikisi birden kırılıveriyor…
Kaldırımda oturuyorum, kafam ellerimin arasında, ağlıyorum. Burnum çok acıyor, acaba kırılmış olabilir mi diye geçiriyorum içimden? Bir de fena halde kanıyor. Kasıklarıma gelen tekmeler yüzünden iki büklüm olmuşum, boğuşma esnasında öyle sıkı sıkı tutunmuşum ki yere, tırnaklarımın arasına taşlar girmiş. Halim perişan ve annnemin sesi kulaklarımda çınlıyor “Git ne halin varsa görrrrrr!!!!”
Kalkamıyorum yerimden…. Ben neredeyim? Hangi dili konuşmam gerekiyor? Ne oldu bana? Neden burnum kanıyor? Neden kimse bana yardım etmiyor? Oturup kalıyorum kaldırımda. Burası neresi? Sadece bakınıyorum çevreme.